Bir şeyin hakkını vermek gerekir ise o da tutarlılığımın
kati süretteki yalpalanmasıdır. Düz bir çizgi de yürüdüğünüzü bildiğiniz zaman
hiç şüphesiz olması gerekenden daha bi sağa sola sallanırsınız. Gördükleriniz
sizi bir koşula sürükler zira, koşullamalar ise aklımızı baskı altına
aldığından mıdır bilinmez ,daha bi panik atak yapmaya başlatır sizleri. Bu
yüzden doğru olmamız gerekirken doğru olmamayı daha bi dikkat çekici
buluruz. Ve bu yüzden yapmamız gerekeni
bildiğimiz zaman, aslında yapmamamız gerekenlerle ilgileniriz. Yaşamın
berraklığını kaybettiği zamanlar, işte böyle yapacaklarımızın
(yapmayacaklarımız da dahildir bunlara ) sayıca çokluğu ile doğru orantıda
gelişir. Günlerce ışıksız bir odada kalan birine ansızın milyarlarca rengi gösterdiğinizde
gözleri nasıl kamaşacaksa, onlarca
yıldır hapis yatan birinin ansızın merdivenlerden indirilmesi nasıl karmaşıksa
,yapmamız gerekenlerin sayıca cokluğu da beynimizdeki karmaşanın asıl sebebidir
işte. Ne kadar kelimemiz var ise diliniz
o kadar karmaşıktır ve beyniniz ne denli işliyor ise fikirleriniz ve devinimleriniz
de o denli komplekstir.Ve ne kadar komplekseniz ,dalgalarınız o denli yüksek
,sakinliğiniz o derece sessiz olur.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder